Mete büyüdükçe ve daha çok şeyi kendi başına yapabileceğini keşfettikçe daha çok inatlaşmaya, kendi istediğini yapmaya çalışmaya, izin vermezsek ağlamaya, sinirlenip bize vurmaya ve ısırmaya başladı. Gün geçtikçe bu tür sinir krizlerimiz daha da sıklaşıyor. Sanırım uzmanların "2 yaş sendromu" dedikleri sendromu yaşamaya başladık. Bu sinir krizlerinde elimden geldiğince sakin kalmaya çalışıyorum ve Mete'nin sakinleşmesi için ya ortamdan uzaklaştırıp kendi kendine sakinleşmesi için ona zaman veriyorum; örneğin başka bir odaya götürüp eline suyunu yada oyuncağını vererek sakinleşmesini bekliyorum yada kucağıma alarak ilgisini başka tarafa yönlendirmeye çalışıyorum. Örneğin bir resim göstererek "Baba nerede?" yada camdan dışarısını göstererek "Kedi nerede?" gibi sorular sorarak dikkatini dağıtıyorum.
Aşağıda ki yazıyı okuyunca doğru yaptığımı anladım ama maalesef insan her zaman sabırlı olamıyor. Kimi zaman çocukla birlikte anne-babada sinir krizi geçirerek çocuğa bağırabiliyor yada inatlaşabiliyor. İşte o anlarda işler iyice çığırından çıkıyor. Bu yüzden her anne-babaya bol sabır diliyorum.
İnatçı çocuklarla nasıl
başa çıkılır?
İnatçı
bir çocuğunuz var ve onunla başa çıkamıyor musunuz? Telaşlanmayın onunla nasıl
başa çıkacağınızı bu yazıyı okuyarak öğrenebilirsiniz.
Aslında
hepimizin inatçı olduğu bir çocukluk dönemi yok mudur?
Ebeveynlerine
bağımsız bir birey olduklarını kanıtlamaya çalışan çocuklar, bunu
başaramadıklarını düşündüklerinde anne-babalarıyla inatlaşmaya başlıyor. Bu
nedenle uzmanlara göre, çocuklarla gereksiz yere çatışmaya giren anne-babalar,
iletişimsizliğin temelini atıyor.
Çocuklarda
inatlaşmanın her yaş döneminde görülebileceğini belirten uzmanlar, çocukların
bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve dünyayı
keşfetme meraklarının, inatlaşma sürecini tetiklediğini bildiriyor.
Uzmanlara
göre çocuklar, anne-babaları ve çevresindekilerle ayrım yapmaksızın her zaman
ve her konuda çatışmaya girebiliyor. Çocukların bir inatlaşma nöbeti süresince
fikir değiştirdiğine de tanık olabilir ve bazen neyi isteyip neyi istemediğini
bile anlamayabilirsiniz. Örneğin, acıkmıştır ama evdeki yemeği yememekte
direnir. Söz gelişi hamburger ister, hamburgerciye gidersiniz. 'Ben bundan
istememiştim ötekinden al' diye tutturur. Diğer mönüden aldığınızda ise başka
bir bahane bulur. Birinizden biri yenik düşene kadar bu sürtüşme devam
edebilir. Çocuklarla inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını
açıkça ortaya koyması gerektiğini öneren uzmanlar, amaçların ona yemek
yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek veya uyutmak gibi çok çeşitli
olabileceğini ifade ederek, onun ise tek amacının sizin dediğinizin tersini
yapmak olduğunu belirtiyor.
Uzmanlar
bu davranışın nedenini ise; çocuğun anne-babaya karşı bağımsız bir birey
olduğunu ve kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlamak istemesi
olarak açıklıyor. Pek çok anne-babanın bunun farkında olmadığı için
çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girdiklerini kaydeden uzmanlar,
ebeveynlerin kendilerini de çocuklarını da yıprattıklarını söylüyor.
Uzmanlara
göre daha da kötüsü, bazı çocukların bunu bir alışkanlık haline getirdiğini ve
daha ileriki yaşlara taşıdıklarını bildirerek, anne-babanın ise bu çatışmalara
çözüm olarak şiddete başvurmaya başladıklarını da belirtiyor. Kısacası, küçük
yaşlarda başlayan, çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba
ve çocuk arasındaki iletişimsizliğin başlangıç noktası olabiliyor.
"SAHADA
OLMADIĞINIZI VE FUTBOL OYNAMADIĞINIZI UNUTMAYIN"
Uzmanlar,
anne-babaların çocukla çatışmaya girdiğinde yapması gerekenleri şu şekilde
sıralıyor:
"-
Her şeyden önce bu durumda soğukkanlılığınızı korumaya çalışın. Derin bir nefes
alın ve içinizden, 'O sadece bir çocuk' deyin. Öfkeli bir tavır takınmayın,
yumuşak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterin.
-
Sahada olmadığınızı ve futbol oynamadığınızı unutmayın. Her ikiniz de
kazanabilir, her ikiniz de amacınıza ulaşabilirsiniz. Unutmayın; amacınız ona
kimin güçlü kimin güçsüz olduğunu ispatlamak değil, o anda elde edemeyeceği bir
şeyden vazgeçmesini sağlamak olmalıdır.
-
İstediği şeyi neden yapamayacağınızı basit bir şekilde açıklayın ve açıklama
yaparken, bu durumdan dolayı ne kadar üzgün olduğunuzu mutlaka belirtin. Onun
istediği şeyi sizin de istediğinizi, ama koşulların buna izin vermediğini
söyleyin. Duygularını paylaştığınızı bilmek onu hem rahatlatacak, hem de sizi
ona sürekli engeller koyan bir düşman olarak görmesini engelleyecektir.
-
Ona kararlı ve tutarlı, fakat sevecen bir tavırla yaklaşın. Önce 'hayır'
dediğiniz bir şeye sonradan 'evet' derseniz, çocuğunuz bunu size karşı sürekli
kullanmaya başlayacaktır. Başka zaman ve durumlarda da siz pes edene kadar
sizinle çatışmaya devam edecektir.
-
Gerekli açıklamaları yaptıktan, üzgün olduğunuzu söyledikten ve bu konuda
kararlı olduğunuzu hissettirdikten sonra ona biraz zaman tanıyın. İstediğini
elde etmek konusunda bir süre sonra sizinle yeniden inatlaşmaya başlarsa hiç
tepki vermeyin. Birkaç denemeden sonra
vazgeçecektir.
-
Çocuğunuz her şeye rağmen sizinle inatlaşmaya devam ediyorsa, dikkatini
istediği şeyden başka bir noktaya çekmeye çalışın. Bu bir çizgi film, bir kuş,
bir kedi, sevdiği bir yiyecek, oyun ya da herhangi bir şey olabilir. Çocuğunuz
sakinleşene kadar ilgisini çekebilecek değişik alternatifler deneyebilirsiniz.
Bu, küçük yaştaki çocuklarda daha çok geçerlidir. Ancak okul yaşına kadar,
hatta bazen daha sonrasında bile bu yöntemin yararını görebilirsiniz.
-
Çocuğunuza seçenekler sunun, böylece onu bağımsız bir birey olarak
tanıdığınızı, onun kararlarına saygı duyduğunuzu düşünecektir. Kendisiyle
ilgili kararları verebildiğini ve onun seçimine öncelik tanındığını düşünerek
inatlaşmaktan vazgeçecektir. Siz de makul birkaç seçenekten birini kabul
ettirebildiğiniz için kendinizi rahat hissedeceksiniz. Sunduğunuz seçenekler ne
kadar az olursa çocuğunuzun karar verme süresi de o kadar kısa olur. Sunduğunuz
seçeneklerin, herhangi birinin seçilmesi durumunda onayladığınız seçenekler
olmasına dikkat edin ki, yeniden bir anlaşmazlık yaşamayın."