27 Şubat 2013 Çarşamba

İnatçı çocuklarla başa çıkmanın yolları.


Mete büyüdükçe ve daha çok şeyi kendi başına yapabileceğini keşfettikçe daha çok inatlaşmaya, kendi istediğini yapmaya çalışmaya, izin vermezsek ağlamaya, sinirlenip bize vurmaya ve ısırmaya başladı. Gün geçtikçe bu tür sinir krizlerimiz daha da sıklaşıyor. Sanırım uzmanların "2 yaş sendromu" dedikleri sendromu yaşamaya başladık. Bu sinir krizlerinde elimden geldiğince sakin kalmaya çalışıyorum ve Mete'nin sakinleşmesi için ya ortamdan uzaklaştırıp kendi kendine sakinleşmesi için ona zaman veriyorum; örneğin başka bir odaya götürüp eline suyunu yada oyuncağını vererek sakinleşmesini bekliyorum yada kucağıma alarak ilgisini başka tarafa yönlendirmeye çalışıyorum. Örneğin bir resim göstererek "Baba nerede?" yada camdan dışarısını göstererek "Kedi nerede?" gibi sorular sorarak dikkatini dağıtıyorum. 

Aşağıda ki yazıyı okuyunca doğru yaptığımı anladım ama maalesef insan her zaman sabırlı olamıyor. Kimi zaman çocukla birlikte anne-babada sinir krizi geçirerek çocuğa bağırabiliyor yada inatlaşabiliyor. İşte o anlarda işler iyice çığırından çıkıyor. Bu yüzden her anne-babaya bol sabır diliyorum.   

İnatçı çocuklarla nasıl başa çıkılır?

İnatçı bir çocuğunuz var ve onunla başa çıkamıyor musunuz? Telaşlanmayın onunla nasıl başa çıkacağınızı bu yazıyı okuyarak öğrenebilirsiniz.

Aslında hepimizin inatçı olduğu bir çocukluk dönemi yok mudur?
Ebeveynlerine bağımsız bir birey olduklarını kanıtlamaya çalışan çocuklar, bunu başaramadıklarını düşündüklerinde anne-babalarıyla inatlaşmaya başlıyor. Bu nedenle uzmanlara göre, çocuklarla gereksiz yere çatışmaya giren anne-babalar, iletişimsizliğin temelini atıyor.

Çocuklarda inatlaşmanın her yaş döneminde görülebileceğini belirten uzmanlar, çocukların bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve dünyayı keşfetme meraklarının, inatlaşma sürecini tetiklediğini bildiriyor.

Uzmanlara göre çocuklar, anne-babaları ve çevresindekilerle ayrım yapmaksızın her zaman ve her konuda çatışmaya girebiliyor. Çocukların bir inatlaşma nöbeti süresince fikir değiştirdiğine de tanık olabilir ve bazen neyi isteyip neyi istemediğini bile anlamayabilirsiniz. Örneğin, acıkmıştır ama evdeki yemeği yememekte direnir. Söz gelişi hamburger ister, hamburgerciye gidersiniz. 'Ben bundan istememiştim ötekinden al' diye tutturur. Diğer mönüden aldığınızda ise başka bir bahane bulur. Birinizden biri yenik düşene kadar bu sürtüşme devam edebilir. Çocuklarla inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını açıkça ortaya koyması gerektiğini öneren uzmanlar, amaçların ona yemek yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek veya uyutmak gibi çok çeşitli olabileceğini ifade ederek, onun ise tek amacının sizin dediğinizin tersini yapmak olduğunu belirtiyor.

Uzmanlar bu davranışın nedenini ise; çocuğun anne-babaya karşı bağımsız bir birey olduğunu ve kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlamak istemesi olarak açıklıyor. Pek çok anne-babanın bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girdiklerini kaydeden uzmanlar, ebeveynlerin kendilerini de çocuklarını da yıprattıklarını söylüyor.

Uzmanlara göre daha da kötüsü, bazı çocukların bunu bir alışkanlık haline getirdiğini ve daha ileriki yaşlara taşıdıklarını bildirerek, anne-babanın ise bu çatışmalara çözüm olarak şiddete başvurmaya başladıklarını da belirtiyor. Kısacası, küçük yaşlarda başlayan, çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki iletişimsizliğin başlangıç noktası olabiliyor.

"SAHADA OLMADIĞINIZI VE FUTBOL OYNAMADIĞINIZI UNUTMAYIN"

Uzmanlar, anne-babaların çocukla çatışmaya girdiğinde yapması gerekenleri şu şekilde sıralıyor:

"- Her şeyden önce bu durumda soğukkanlılığınızı korumaya çalışın. Derin bir nefes alın ve içinizden, 'O sadece bir çocuk' deyin. Öfkeli bir tavır takınmayın, yumuşak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterin.

- Sahada olmadığınızı ve futbol oynamadığınızı unutmayın. Her ikiniz de kazanabilir, her ikiniz de amacınıza ulaşabilirsiniz. Unutmayın; amacınız ona kimin güçlü kimin güçsüz olduğunu ispatlamak değil, o anda elde edemeyeceği bir şeyden vazgeçmesini sağlamak olmalıdır.

- İstediği şeyi neden yapamayacağınızı basit bir şekilde açıklayın ve açıklama yaparken, bu durumdan dolayı ne kadar üzgün olduğunuzu mutlaka belirtin. Onun istediği şeyi sizin de istediğinizi, ama koşulların buna izin vermediğini söyleyin. Duygularını paylaştığınızı bilmek onu hem rahatlatacak, hem de sizi ona sürekli engeller koyan bir düşman olarak görmesini engelleyecektir.

- Ona kararlı ve tutarlı, fakat sevecen bir tavırla yaklaşın. Önce 'hayır' dediğiniz bir şeye sonradan 'evet' derseniz, çocuğunuz bunu size karşı sürekli kullanmaya başlayacaktır. Başka zaman ve durumlarda da siz pes edene kadar sizinle çatışmaya devam edecektir.

- Gerekli açıklamaları yaptıktan, üzgün olduğunuzu söyledikten ve bu konuda kararlı olduğunuzu hissettirdikten sonra ona biraz zaman tanıyın. İstediğini elde etmek konusunda bir süre sonra sizinle yeniden inatlaşmaya başlarsa hiç tepki vermeyin. Birkaç denemeden sonra
vazgeçecektir.


- Çocuğunuz her şeye rağmen sizinle inatlaşmaya devam ediyorsa, dikkatini istediği şeyden başka bir noktaya çekmeye çalışın. Bu bir çizgi film, bir kuş, bir kedi, sevdiği bir yiyecek, oyun ya da herhangi bir şey olabilir. Çocuğunuz sakinleşene kadar ilgisini çekebilecek değişik alternatifler deneyebilirsiniz. Bu, küçük yaştaki çocuklarda daha çok geçerlidir. Ancak okul yaşına kadar, hatta bazen daha sonrasında bile bu yöntemin yararını görebilirsiniz.

- Çocuğunuza seçenekler sunun, böylece onu bağımsız bir birey olarak tanıdığınızı, onun kararlarına saygı duyduğunuzu düşünecektir. Kendisiyle ilgili kararları verebildiğini ve onun seçimine öncelik tanındığını düşünerek inatlaşmaktan vazgeçecektir. Siz de makul birkaç seçenekten birini kabul ettirebildiğiniz için kendinizi rahat hissedeceksiniz. Sunduğunuz seçenekler ne kadar az olursa çocuğunuzun karar verme süresi de o kadar kısa olur. Sunduğunuz seçeneklerin, herhangi birinin seçilmesi durumunda onayladığınız seçenekler olmasına dikkat edin ki, yeniden bir anlaşmazlık yaşamayın."

22 Şubat 2013 Cuma

ETKİNLİK - Tuvalet Kağıdı Rulosu

Mete büyüdükçe boş vakitlerimde "Evde, Mete'nin hayal gücünü ve el becerilerini geliştirebileceğim ne tür oyunlar oynayabiliriz?" diye düşünmeye ve araştırmaya başladım. Araştırmalarım sonucunda günden güne büyüyen bir etkinlik resim arşivim olmaya başladı. Aslında bu arşivimden bir kısmını "Kendi Oyuncağımızı Kendimiz Yapalım" başlıklı yazımda paylaşmıştım. Arşivim büyüdükçe ve yapabileceklerimiz çoğaldıkça bunlar kendiliğinden gruplanmaya başladı. Bu gruplardan içi en dolu olanı ise tuvalet kağıdı yada kağıt havlu rulolarını ana malzeme olduğu, yanında her evde bulunabilecek diğer malzemeler ile (yapışkan, sulu boya, pastel boya, parça kumaşlar vs.) yapılabilecek küçük oyuncaklar veya süslerdi. Aşağıda en beğendiklerimi ve varsa yapılışını anlatan diğer sayfa linklerini bulabilirsiniz. 

Şimdiden size ve çocuğunuza iyi eğlenceler.























7 Şubat 2013 Perşembe

2013'ü Yeni Saçımızla Karşıladık (Mete'nin İlk Saç Traşı)

Mete doğduğunda herkes oğluma "kel" desede ben inatla onun kel olmadığını, saçları sarı ve kısa olduğu için göremediklerini belirtiyordum. 

Fakat gün geldi Mete'nin saçları uzadı ve kendinden küt bir model aldı. Bu model oğluma çok yakışsada saçları biraz daha uzayınca hem ensesini terletmeye hemde önleri gözüne girdiği için onu rahatsız etmeye başladı. Özellikle aile üyeleri olmak üzere herkes bu sefer "Mete'nin saçlarını kestirin." demeye başladı. 

Bu sefer eşimle aramızda Mete'nin saçlarının nerede, nasıl kesileceği konusunda tartışma başladı. Eşim; Mete'nin kuaförde oturmayacağını, rahat durmayacağını, bundan dolayı Allah korusun makasla yaralanabileceğini düşündüğü için evde bizim tarafımızdan saçlarının kesilmesi gerektiğini söylüyordu. Ben ise kuaförde durmayan çocuk evde de durmaz, ayrıca biz düzgün bir şekil veremeyiz diyerek çocuklara özel kuaförlerden birine götürmemiz gerektiğini söylüyordum. Tartışmalarımızın sonucunda Mete'yi çocuklara özel olan kuaförlerden birine götürmeye ve orada durmaz ise evde kendimiz traş etmeye karar verdik. 

2012 yılının son günü alışveriş merkezine giderek çocuk kuaförüne girdik. Mete'yi koltuğa oturttuk fakat tüm ısrarlarımıza rağmen önlüğü yakasına taktırmadı bizde ısrar etmekten vazgeçtik. Mete, nereye geldiğini, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu. Şansımıza yan koltukta saçları kesilen çocuk ağladığı için Mete'nin dikkatini çekti. Mete, eşimin tüm endişelerini boşa çıkartarak, yan koltuktaki ağlayan çocuğa bakarak ve etrafındaki ilk defa gördüğü oyuncakları inceleyerek sakin sakin oturdu ve kuaförümüz Mete'nin traşını tamamladı. Oğlum 2013 yılına "Amerikan Traşlı" yeni imajı ile merhaba dedi. Ayrıca kesim sonrası Mete "İlk Saç Kesim Sertifikası"nı ve sakin durduğu için ödül olarak topitop şekerini aldı.

SAÇ TRAŞI ÖNCESİ METE




SAÇ TRAŞI SONRASI METE







  

6 Şubat 2013 Çarşamba

Mete ve Rüyası

Eski videolara bakarken aşağıdaki videoyu buldum. Videoyu, 19 Ağustos'ta yani Mete 3 aylıkken çekmişim. Mete, kucağımda uyuyor ve sanırım rüyasında ona emzik verdiğimizi görüyor.

Not: Video açılımında bir sorun olabilir endişesi ile iki farklı yöntemle aynı videoyu yükledim.