24 Ağustos 2012 Cuma

Uyuyan Prensim

Mete'nin resimlerine bakıyordum. Annesi olarak her resimde bana ayrı bir güzel görünüyor ama özellikle uyuduğu fotoğraflarda yüzündeki huzuru, güzelliği görmek beni ayrı bir mutlu etti. Bende, Uyuyan Prensimin resimlerinden bir derleme yapıp sizinle paylaşmak ve Mete'nin uyku sorununu anlatmak istedim.

Bebek sahibi bir çok kişiden
- En büyük sorunumuz yemek.
- Yemek yedirmekte çok zorlanıyoruz.
- Ne yaparsak yapalım ağzına bir lokma koyamadık.
- Yemek yemeyen bebekler çok zor oluyor.
gibi cümleler duymuşsunuzdur. Allaha şükür, Mete'ye yemek yedirme konusunda pek sıkıntımız yok (Diş çıkardığı dönemler hariç). Mete'nin en büyük sorunu uyku. Gözlerini açacak hali olmasada uyumamak için büyük bir çaba harcıyor. Her gece saatlerce ağlamadan uykuya dalmıyor malesef. Genelde ağlamaktan yorulduğu için sızıp kalıyor. Eşimle beraber her gece Mete'yi uyutmak için büyük bir çaba harcıyoruz. Ben çok defa sinirlenip pes ettim ve Mete'yi salona getirip oyuncaklarının arasına bıraktım ve biraz ayrı kalıp sakinleşmeye çalıştım.

Bebekler düzeni severler. Bende uyku konusunda bir düzen oturtmayı denedim ve deniyorum. Uyku saati geldiğinde bir biberon süt ile Mete'yi kucağıma alıp eşime iyi geceler diyerek el sallıyor ve yatak odasına geçiyoruz. Mete yatak odasına girinceye kadar bir oyun şeklinde bu rutini gülerek yapıyor. İlk önceleri yatak odasına girip sütünü içtikten sonra uyumamak için ağlamaya başlıyordu ama artık yatak odasına girdiğimiz an ağlamaya başlıyor.

Ben, hala uyku konusunda bir çözüm bulamadım. Yukarıda anlattığım yöntem öncesinde ayakta sallamayı, yatağına bırakıp kendi kendine yatmasını beklemeyi v.b. duyduğum bir çok yönetmide denedim ama malesef bunlarda bir çözüm olmadı. Akşamları ve haftasonları uyku saati geldiğinde eşimle birbirimize bakıp "Nasıl uyutacağız?" diye soruyoruz. Şunuda belirtmek isterim eşim bu konuda daha başarılı. Eşim kucağında da uyumamak için ağlasada kısa sürede pes edip uyuyor. Hafta içi gündüzleri bakıcımız Fatma hanımla ise beraber yan yana yatıp uyuyorlar. Ama haftaiçi evdeysem Fatma hanım dahi Mete'yi uyutamıyor.

Mete'nin benim olduğum ortamlarda uyumamasını, beni özlediğine yormak istiyorum. Ama bu gerçekten böylemidir yoksa bunun altında başka bir sorun varmıdır bilemiyorum. Tek bildiğim, Mete'nin uyuması için büyük bir savaş verdiğim ve sonunda onu uyurken gördüğümde uyumadıkça ona karşı çok sinirlendiğim için pişmanlık duyduğum.









23 Ağustos 2012 Perşembe

Baba Olmak İçin Geç Kalmayın


İzlandalı bilim insanlarından erkekleri ilgilendiren önemli keşif...

İzlandalı bilim insanları, erkeklere, erkeklerin yaşının ilerledikçe çocuğa aktarılan mutasyonlu gen sayısının giderek arttığını açıkladı. Araştırmaya göre, çocuklardaki gen mutasyonları, anneden değil babadan geçiyor.

Daha önceki bilimsel araştırmalar, geç yaşta anne olan kadınların çocuklarının Down sendromu, şizofreni ve benzeri hastalıkları taşıma riskinin daha fazla olduğunu ortaya koyuyordu.

Nature Dergisi’nde yayınlanan araştırmada, genlerdeki bu tür bozuklukların kadının yumurtalarıyla değil erkeğin spermleriyle iletildiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre, erkeğin yaşı ilerledikçe spermlerle aktarılan bozuk gen sayısı, 20 yaşından itibaren her yıl giderek artıyor ve baba, çocuğuna anneye oranla daha fazla sayıda mutasyonlu gen aktarıyor.

Bu nedenle uzmanlar, erkeklerin çocuk sahibi olma isteğini ertelememesi gerektiğini açıkladı. Doktorlar ise mutasyonlu genlerin büyük kısmının zararsız olduğu kanısında.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Mete deniz, kum ve güneş üçlüsü ile tanıştı

Temmuz ayının 2. haftası yıllık iznimi kullanarak ailecek Kefken'e ailemin yazlığına gittik. Gittiğimiz ilk gün bardaktan boşalırcasına yağmur yağsada sonrasında güneş yakıcı yüzünü gösterdi. Güneş açar açmaz hazırlanıp denize doğru yol aldık.

Mete ile beraber yeğenlerim Kaan ve Eylül'ü ayrıca diğer yeğenimiz Emre Can'ı da yanımıza alarak Kovanağzı sahile gittik.


Egemen kucağına Mete ve Eylül'ü, önünede Kaan ve Emre Can'ı alarak kumsala doğru yola çıktı. Havluları, oyuncakları v.b. malzemeler de bana kaldı.



Mete, denizden önce babası deniz simitini şişirirken sıcak kumlarla tanıştı ve hiç yabancılık çekmeden kumla oynamaya başladı.



Mete'nin denizle ilk tanışmasında hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmadık tabiki. Ama şunu hatırlatmak isterim ki deniz simiti şeçimim yanlış olmuş. Mete aslanın kocaman kafasından dolayı önünü göremediği için hiç rahat edemedi. Fotoğraf çektirdikten sonra Mete'yi kucağımıza alarak denizle oynamaya devam ettik. 

Mete ve Eylül, üşümeye başlayıp titrediklerinde denizden çıkarttık ve havlularının üzerinde kumda aynamaya devam ettiler.




Mete ve Eylül'den bebekler için 2012 plaj modası örnekleri :)







     
Denize gidemediğimiz gün bahçede şişme havuzu doldurarak Mete ile beraber serinledik.


 Mete, gün içinde hiç durmadan haraket ettiği ve inanılmaz yorulduğu için salıncakta sallanmaya başladıktan bir kaç dakika sonra uyuya kalıyordu.


Mete ile alışverişe gittiğimizde hoş bir anı olarak yukarıdaki fotoğrafları çektim. Mete nasıl güvenli bir sürüş yapılması gerektiğini kendi yöntemince anlatıyor. Direksiyon sıkı sıkı kavranır hatta 2 el yetmez ise gerektiğinde bir bacaktan yardım alınır ve dişlerle direksiyona sabitlenilerek gözler yoldan ayrılmaz.