31 Ekim 2012 Çarşamba

Rota virüs nedir?

Rota virüsü enfeksiyonu ilk 4 - 5 yaştaki çocuklarda akut başlangıçlı ishalin en sık görülen etkenlerindendir.

Belirtileri nelerdir?
Başlıca belirtileri genellikle 48 saatten az süren kuluçka dönemini izleyen ateş, kusma ile başlar. Sık, sulu, özellikle çok kötü kokulu kansız ishal belirtilere eklenir. İshal 5 - 7 gün sürebilir. Özellikle süt çocuklarında kusma, ishalin neden olduğu dehidratasyon gelişebilir. Bağışıklık sistemi yetersiz olan hastalarda hastalık daha uzun ve ağır seyir gösterir.

Hastalık nasıl ve ne tür gıdalarla bulaşır?
Rota virüsler ishalin ortaya çıkmasından önceki günlerde de dışkıda bol miktarda bulunur. Bulaşma; dışkı ile kontamine (bulaşık) su ve gıdalarla olur. Özellikle kreş, bakımevleri ve çocuk hastanelerinde salgınlar görülebilir. Solunum aracılığı ile bulaşma da bildirilmiştir. Aile içi yayılım sıktır.

Korunma yöntemleri nelerdir?
Genel hijyen önlemleri (el temizliği, suların kaynatılması) bulaşmayı azaltır. El yıkama, enfekte vakaların izolasyonu, hastanelerde hastane kaynaklı ishali önlemede yardımcıdır. İyileşme dönemi de dahil virüsün (yakınmaların ortaya çıkışından 10 - 12 gün sonrasına kadar) dışkı ile atımı unutulmamalıdır. Rota virüse bağlı enfeksiyonun önlenmesinde günümüzde kullanılan bir aşı yoktur.

Tedavisi nasıldır?
Tedavinin başlıca amacı; kusma, ishale bağlı ortaya çıkabilecek dehidratasyonun önlenmesidir. Kusma önleyici, ishali önleyici ilaçların tedavide yararı yoktur. Beslenme devam ettirilmelidir, mümkünse sık aralarla azar azar beslenme yapılmalıdır. Az yağlı gıdalar tercih edilmeli, özellikle anne sütü ile beslenme kesilmemelidir. Yeni doğan bebekler ve 3 ayın altındaki çocuklar anneden geçen antikorlar aracılığı ile enfeksiyondan korunurlar, hastalığı daha hafif geçirebilirler.

Annelerimize önerileriniz nelerdir?
Annelerimizin Rota virüsünün infeksiyonu geçiren çocuklarını kusma ve ishal açısından sıkı takip etmeleri gerekir. Ağızdan alımın yetersiz olduğu durumda zamanında doktora çocuk götürülmelidir. İdrar miktarının azalması, gözyaşının olmaması, ağız kuruluğu, devamlı susuzluk hissi, dehidrotasyonun belirtilerindendir. Genel sanitasyon kurallarına uyulmalı, eller yıkanmalı, eğer hasta bebek ise emzirmeye devam edilmelidir.

Uzm. Dr.Ece Çetin
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
International Hospital İstanbul
Kaynak: http://www.kurumsalhaberler.com/internationalhospital/bultenler/rota-virus-nedir/

Mete, Rota Virüsü ile Tanıştı



Yaz tatilimizden döndükten yaklaşık 1 hafta sonra Mete rahatsızlandı. Cuma sabaha karşı uyandı ve her zamanki gibi sütünü hazırlayarak içirdim. Sütü içtikten bir kaç dakika sonra yatağımızın ortasında kustu. Sabaha karşı telaşla önce Mete'yi sonra yatağı temizledikten sonra Mete'yi tekrar uyuttum ve işe gitmek için hazırlandım.

Cuma günü kusma şikayeti devam ettiği gibi birde ishal başladı. Cumartesi günüde aynı belirtiler devam edince doktorumuza gittik. Doktorumuz bizden "kaka tahlili" istedi. Tabi ishal olan Mete'den kaka tahlili için numune alabilmek ayrı bir zorluktu. Laboratuvara yakın bir bekleme odasına geçerek Mete'nin numune olabilecek nitelikte kaka yapmasını bekledik. Hemşirenin önerisiyle Mete'nin bezini ters olarak bağladım. İlk denememiz başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra ikinci denemede başarıya ulaştık.

Tahlil sonuçlarını Pazartesi alabildik ve sonuçlar pek parlak değildi. Mete, Rota Virüsü benzeri bir virüs kapmıştı ve şikayetleri de devam ediyordu. Doktorumuz Mete'yi hastaneye yatıracağını ve serum tedavisi uygulayacağını söyledi.


Hastaneye yatış yaptıktan sonra Mete'nin elinin üzerine kelebek takılarak serum vermeye başlandı. Kelebeği çekiştirip canını yakmaması için Mete'nin dikkatini sürekli başka yerlere çekmem gerekti. Bunun için tüm gece büyük bir efor harcadım. Yanımıza aldığımız oyuncaklarla bin bir çeşit oyun üretip oynadık, bir kolumla kucakladığım Mete diğer elimde serum ayağı ile hastane koridorlarını dolaşarak biraz hemşire ablaları izledik biraz yoldan geçen arabalara saydık. Ertesi gün ishal ve kusma şikayetlerimiz seyrekleşti ve doktorumuz evimize gidebileceğimizi söyledi.



Eve döndüğümüzde Mete, eski neşesine ve enerjisine kavuştuğunu gülen yüzü ile bir saniye yerinde durmadan tüm evi karıştırmaya başlayarak gösterdi.





10 Ekim 2012 Çarşamba

Mete Gazete Haberlerinde

Haftasonu Adapazarı'nda eşimin lise arkadaşının düğününe katıldık. Yeni Sakarya gazetesinde çıkan haber ile bu cemiyetimiz belgelenmis ve duyurulmuş oldu.


2 Ekim 2012 Salı

Bebeğin Su İhtiyacı


Su her insan ve her canlı için gerekli bir maddedir. Bu durum aynı zamanda ve hatta öncelikle, bebekler için geçerlidir.
Yeni doğan bir bebeğin vücunda su oranı %75’dir. Ortalama 3000 gr doğan bir bebeğin vücundaki suyun ağırlığı 2250 gr’dır. Her yeni doğan bebek hayatının ilk günlerinde vücudundaki suyun bir kısmını kaybeder. Bu 7-10 gün içinde gerçekleşir ve bebek vücut ağırlığının %10 kadarını kaybedebilir. Bu nedenledir ki bebekler doğum yapılan hastaneden taburcu olup evlerine giderken doğum ağırlıklarından daha az vücut ağırlığı ile giderler. Daha sonraki günlerde kilo almaya başlarlar ve 15. günde doğum ağırlıklarına ulaşmaları beklenir.

Bebeğin vücudunun çok önemli bileşeni olan su, sekiz günlük döngüler halinde değişir. Yeni doğan bebeklerin çok az miktarlardaki su eksikliğine bile çok duyarlı olmalarına şaşırmamak gerekir. Bebekler deri altı yağ dokuları az olduğu için yetişkinlerden çok daha kolay ve hızlı su kaybederler. Bu durum sağlıkları için oldukça zararlıdır. Bu nedenle bebekler ve çocuklar kaybedilen suyu 6 aydan küçük bebekler anne sütü, 6 aydan büyük bebekler ve çocuklar ise sıvı özellikteki diğer besinler ve su ile gün içinde almalı, ihtiyaçlarını karşılamalıdırlar.

Bebeğinizi İzleyin

6 aydan büyük bebeklerin ve çocukların doğal koşullarda günlük su ihtiyaçlarını karşılamaları, bunun için yeterli miktarda su içmeleri çok önemlidir. Bu durumun sağlanması için çocukta susuzluk belirtileri gelişip gelişmediği takip edilmemelidir. Susuzluk belirtilerinin gelişmesi hiç istenmeyen bir durum, tıbbi bir sorundur. Kaybedilen suyun karşılanamaması diğer bir ifade ile vücutta susuzluk ortaya çıkması aşama aşama gelişir. Bu duruma dehidratasyon (vücudun susuz kalması-susuzluk) adı verilir. İlk aşamasında belirtiler belirgin değildir.

Çok kolay gözden kaçar. Anne-babanın çok dikkatli ve bilgili olması gerekir. En önemli bulgu bebeğin idrar miktarının azalmasıdır. Doğal olarak altına bez bağlanan bebekte bunun izlenmesi öncelikle dikkatli olmayı gerektirir. Anne bebeğinin bezini eskisi kadar sık değiştirip değiştirmediğini gözlemlemeli, bezin çok ya da az ıslanıp ıslanmadığını takip etmelidir. İdrar rengindeki koyulaşma da önemli bir bulgudur. Vücutta susuzluğa ait belirgin ve aşikar belirtiler orta ve ağır derecede susuzluk geliştiği zaman ortaya çıkar. Ancak susuzluğun ortaya çıkardığı riskler de artar. Ağır dehidratasyon hayatı tehlike riski taşır ve hayatı tehlike belirtisidir. Gelişmesine izin verilmemelidir.

Başlangıç aşamasında yani susuzluk hafifçe gelişmeye başladığında ilk belirtiler arasında bebeğin davranışlarındaki farklılıklar yer alır. Bebek huzursuzdur, mızmızdır ve hırçınlıklar gösterir. Susuzluk hissi artmıştır. Su verilirse eğer çok istekle alır. Susuzluk ilerledikçe bebeğin ağladığı halde gözyaşı dökmediği dikkati çeker. Göz küreleri hafifçe içe çöker. Bıngıldağı açık bebeklerde bıngıldak da içe çökebilir. Karın derisi iki parmak arasında sıkıca tutulup bırakıldığında deri elastikiyetinin azaldığı, derinin gevşediği dikkati çeker.

Susuzluk arttıkça bu belirtiler daha belirginleşir. Bebek neşesini kaybeder. Hareketliliği azalır. Çevreye olan ilgisi ve tepkileri azalır. Solunumu hızlanabilir. Göz kürelerindeki ve bıngıldağındaki çöküklük daha çok belirginleşir. Dili ve dudakları kurudur. İdrar miktarı ise çok çok azalmıştır. Çocukta bu aşamada şuur bulanıklığı ve uyku halinde gelişebilir.

Bebek ve küçük çocuklarda susuzluk (dehidratasyon) acil tedavi gerektiren ve hayatı çok önemli ölçüde tehdit eden bir durumdur. Bebeğin hemen hastaneye kaldırılması ve acil olarak tedavi edilmesi gerekir. Acil tedavi yaklaşımı da çocuğa damardan uygun nitelikte sıvı verilmesi da dahil olmak üzere özel yöntemlerdir.

Hastalıklardan Koruma, Daima Tedaviden Daha İyidir!

Doğal olarak hastalıklardan koruma/korunma hasta olduktan sonra gerçekleştirilecek tedaviden daima daha iyidir. Hekimliğin de önemli bir yaklaşımı ve felsefesidir. Esas olan hastalıkların tedavisi değil, hastalıkların önlenmesidir. Bu nedenle anne-baba olarak bu konuda yapabileceğiniz en önemli şey, bebeğinizde susuzluk ortaya çıkmasına engel olmak diğer bir ifadeyle çocuğu susuz bırakmamaktır.

Bebeğin/çocuğun günlük su tüketimi daima ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmalıdır.
İlk 6 ayda bebeğinizi emziriyorsanız, sıcak havalarda dahi sık emzirmenin yeterli olacağını biliniz... Endişe etmenize gerek yoktur. Anne sütünün su içeriği her koşulda bebeğinizin su ihtiyacını karşılar.

Ama eğer bebeğinizi anne sütü yerine biberon maması ile besliyorsanız, mamanın uygun sulandırılması çok önemlidir. Yoğun mama hazırlandığı durumda bebekte susuzluk daha kolay gelişir. Bebeğinize ek besinler başlandığında da yarı katı ve katı beslenmeye geçtiğinizde de yemekten bir süre sonra su vermeyi unutmayınız. Bebeğe su teklif etmeniz yeterlidir. Bebek susuzluğu oranında ihtiyacını karşılayacak kadar su içecektir. Bundan emin olunuz.

Bebeğinizin sıvı ihtiyacını kilosu başına 100 cc olarak düşünebilirsiniz. Bu size kolay bir yaklaşım sağlar. Ancak sıvı ihtiyacının arttığı bazı durumlarda yeterli olmayabilir. Bebek ishal olduğunda sıvı ihtiyacı artar. Kusma da çocuğun su ihtiyacını arttırır. Ayrıca sıcak havada deri yoluyla kaybedilen su arttığı için doğal olarak su ihtiyacı da artar. Benzer şekilde bebeğin ateşi yükseldiğinde de dikkatli olmak gerekir. Sıvı kaybının arttığı her durumda su ihtiyacı da artar. Hatta sıvı kaybı çocuğun ateşinin de yükselmesine neden olur.

Bebek ve çocukların su ihtiyacının yetişkinlere göre daha fazla olduğunu unutmayın. Eğer aynı formül yetişkinlere uygulanacak olursa 70 kg ağırlıktaki bir yetişkinin günde 7-10 litre su içmesi gerekir... Bu da bir bebeğin sıvı almasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle de sizi susadığından haberdar edemediğini, susadığını ifade edemediğini unutmayın...

Kaynak adı: Nelson Textbook of Pediatrics
Yazarlar: Robert Kliegman / Richard E. Behrman / Hal B. Jenson