2 Ekim 2012 Salı

Bebeğin Su İhtiyacı


Su her insan ve her canlı için gerekli bir maddedir. Bu durum aynı zamanda ve hatta öncelikle, bebekler için geçerlidir.
Yeni doğan bir bebeğin vücunda su oranı %75’dir. Ortalama 3000 gr doğan bir bebeğin vücundaki suyun ağırlığı 2250 gr’dır. Her yeni doğan bebek hayatının ilk günlerinde vücudundaki suyun bir kısmını kaybeder. Bu 7-10 gün içinde gerçekleşir ve bebek vücut ağırlığının %10 kadarını kaybedebilir. Bu nedenledir ki bebekler doğum yapılan hastaneden taburcu olup evlerine giderken doğum ağırlıklarından daha az vücut ağırlığı ile giderler. Daha sonraki günlerde kilo almaya başlarlar ve 15. günde doğum ağırlıklarına ulaşmaları beklenir.

Bebeğin vücudunun çok önemli bileşeni olan su, sekiz günlük döngüler halinde değişir. Yeni doğan bebeklerin çok az miktarlardaki su eksikliğine bile çok duyarlı olmalarına şaşırmamak gerekir. Bebekler deri altı yağ dokuları az olduğu için yetişkinlerden çok daha kolay ve hızlı su kaybederler. Bu durum sağlıkları için oldukça zararlıdır. Bu nedenle bebekler ve çocuklar kaybedilen suyu 6 aydan küçük bebekler anne sütü, 6 aydan büyük bebekler ve çocuklar ise sıvı özellikteki diğer besinler ve su ile gün içinde almalı, ihtiyaçlarını karşılamalıdırlar.

Bebeğinizi İzleyin

6 aydan büyük bebeklerin ve çocukların doğal koşullarda günlük su ihtiyaçlarını karşılamaları, bunun için yeterli miktarda su içmeleri çok önemlidir. Bu durumun sağlanması için çocukta susuzluk belirtileri gelişip gelişmediği takip edilmemelidir. Susuzluk belirtilerinin gelişmesi hiç istenmeyen bir durum, tıbbi bir sorundur. Kaybedilen suyun karşılanamaması diğer bir ifade ile vücutta susuzluk ortaya çıkması aşama aşama gelişir. Bu duruma dehidratasyon (vücudun susuz kalması-susuzluk) adı verilir. İlk aşamasında belirtiler belirgin değildir.

Çok kolay gözden kaçar. Anne-babanın çok dikkatli ve bilgili olması gerekir. En önemli bulgu bebeğin idrar miktarının azalmasıdır. Doğal olarak altına bez bağlanan bebekte bunun izlenmesi öncelikle dikkatli olmayı gerektirir. Anne bebeğinin bezini eskisi kadar sık değiştirip değiştirmediğini gözlemlemeli, bezin çok ya da az ıslanıp ıslanmadığını takip etmelidir. İdrar rengindeki koyulaşma da önemli bir bulgudur. Vücutta susuzluğa ait belirgin ve aşikar belirtiler orta ve ağır derecede susuzluk geliştiği zaman ortaya çıkar. Ancak susuzluğun ortaya çıkardığı riskler de artar. Ağır dehidratasyon hayatı tehlike riski taşır ve hayatı tehlike belirtisidir. Gelişmesine izin verilmemelidir.

Başlangıç aşamasında yani susuzluk hafifçe gelişmeye başladığında ilk belirtiler arasında bebeğin davranışlarındaki farklılıklar yer alır. Bebek huzursuzdur, mızmızdır ve hırçınlıklar gösterir. Susuzluk hissi artmıştır. Su verilirse eğer çok istekle alır. Susuzluk ilerledikçe bebeğin ağladığı halde gözyaşı dökmediği dikkati çeker. Göz küreleri hafifçe içe çöker. Bıngıldağı açık bebeklerde bıngıldak da içe çökebilir. Karın derisi iki parmak arasında sıkıca tutulup bırakıldığında deri elastikiyetinin azaldığı, derinin gevşediği dikkati çeker.

Susuzluk arttıkça bu belirtiler daha belirginleşir. Bebek neşesini kaybeder. Hareketliliği azalır. Çevreye olan ilgisi ve tepkileri azalır. Solunumu hızlanabilir. Göz kürelerindeki ve bıngıldağındaki çöküklük daha çok belirginleşir. Dili ve dudakları kurudur. İdrar miktarı ise çok çok azalmıştır. Çocukta bu aşamada şuur bulanıklığı ve uyku halinde gelişebilir.

Bebek ve küçük çocuklarda susuzluk (dehidratasyon) acil tedavi gerektiren ve hayatı çok önemli ölçüde tehdit eden bir durumdur. Bebeğin hemen hastaneye kaldırılması ve acil olarak tedavi edilmesi gerekir. Acil tedavi yaklaşımı da çocuğa damardan uygun nitelikte sıvı verilmesi da dahil olmak üzere özel yöntemlerdir.

Hastalıklardan Koruma, Daima Tedaviden Daha İyidir!

Doğal olarak hastalıklardan koruma/korunma hasta olduktan sonra gerçekleştirilecek tedaviden daima daha iyidir. Hekimliğin de önemli bir yaklaşımı ve felsefesidir. Esas olan hastalıkların tedavisi değil, hastalıkların önlenmesidir. Bu nedenle anne-baba olarak bu konuda yapabileceğiniz en önemli şey, bebeğinizde susuzluk ortaya çıkmasına engel olmak diğer bir ifadeyle çocuğu susuz bırakmamaktır.

Bebeğin/çocuğun günlük su tüketimi daima ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmalıdır.
İlk 6 ayda bebeğinizi emziriyorsanız, sıcak havalarda dahi sık emzirmenin yeterli olacağını biliniz... Endişe etmenize gerek yoktur. Anne sütünün su içeriği her koşulda bebeğinizin su ihtiyacını karşılar.

Ama eğer bebeğinizi anne sütü yerine biberon maması ile besliyorsanız, mamanın uygun sulandırılması çok önemlidir. Yoğun mama hazırlandığı durumda bebekte susuzluk daha kolay gelişir. Bebeğinize ek besinler başlandığında da yarı katı ve katı beslenmeye geçtiğinizde de yemekten bir süre sonra su vermeyi unutmayınız. Bebeğe su teklif etmeniz yeterlidir. Bebek susuzluğu oranında ihtiyacını karşılayacak kadar su içecektir. Bundan emin olunuz.

Bebeğinizin sıvı ihtiyacını kilosu başına 100 cc olarak düşünebilirsiniz. Bu size kolay bir yaklaşım sağlar. Ancak sıvı ihtiyacının arttığı bazı durumlarda yeterli olmayabilir. Bebek ishal olduğunda sıvı ihtiyacı artar. Kusma da çocuğun su ihtiyacını arttırır. Ayrıca sıcak havada deri yoluyla kaybedilen su arttığı için doğal olarak su ihtiyacı da artar. Benzer şekilde bebeğin ateşi yükseldiğinde de dikkatli olmak gerekir. Sıvı kaybının arttığı her durumda su ihtiyacı da artar. Hatta sıvı kaybı çocuğun ateşinin de yükselmesine neden olur.

Bebek ve çocukların su ihtiyacının yetişkinlere göre daha fazla olduğunu unutmayın. Eğer aynı formül yetişkinlere uygulanacak olursa 70 kg ağırlıktaki bir yetişkinin günde 7-10 litre su içmesi gerekir... Bu da bir bebeğin sıvı almasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle de sizi susadığından haberdar edemediğini, susadığını ifade edemediğini unutmayın...

Kaynak adı: Nelson Textbook of Pediatrics
Yazarlar: Robert Kliegman / Richard E. Behrman / Hal B. Jenson

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder