2 Mayıs 2012 Çarşamba

1 Mayıs Çifte Bayram

Dün süt iznim dolayısıyla işe gitmedim. Öğle yemeği için eşimin yanına gittim. Eşim ve bir iş arkadaşı ile güzel bir yemek yedikten sonra yanlarından ayrıldım ve bir alış veriş merkezine gittim. Malum Mete'nin doğum gününe sayılı günler kaldı. O gün için Mete'ye özel bir kıyafet almak istiyorum ama henüz bütçeme uygun aradığım kıyafeti bulamadım. 

Dün evden çıkmadan önce "Yarın iş var." diye düşünürken yarının 1 Mayıs ve resmi tatil olduğunu fark ettim. Tabi hafta sonu ile birlikte toplam 4 gün tatil. Bundan daha güzel bir şey olamaz diye düşündüm ama oldu. Bu sabah eşimle birlikte uyandığımızda Mete halen yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Eşim "Hadi bugün kahvaltıyı dışarıda yapalım sonrada sinemaya gidelim." dediğinde cevabım hiç düşünmeden evet oldu. (Önemli Not: En son 22 Kasım'da yani eşimin doğum gününde Mete'yi halasına bırakarak sinemeya (Anadolu Kartalları) gittik. Mete'yi alamaya gittiğimizde saat 10'dan 12'ye yani biz gelinceye kadar hiç susmadan ağladığını öğrendik. O günden beri Mete'yi gece bir başkasına bırakmaya cesaretimiz yok.)

Eşim ve ben kıyafetlerimizi sessizce alarak odadan çıktık. Niyetimiz hemen hazırlanıp Mete uyanmadan evden çıkmaktı fakat Mete bizden önce davrandı. Hemen bakıcımız Mete'yi yatağından alarak salona götürdü. Eşim ve ben ise bir süre evde Mete'den saklanarak hazırlandık. Fakat evden tam çıkacağımız zaman eşimin telefonu ve cüzdanının salonda yani Mete'nin yanında olduğunu fark ettik. Yapacak bir şey yoktu tabi. Eşim kendini göstermek zorunda kaldı. Ben ise Mete'ye görünmeden evden çıktım. Aslında bu her sabah yaşanan bir durum. Ben haftaiçi her sabah işe gitmek için 7'de evden çıkıyorum ve Mete genelde uyuyor oluyor. Eşim ise daha geç saatlerde evden çıktığı için Mete babasını görüyor ve artık her geçen gün daha çok arkamızdan ağlıyor. Bu sabahta babasının peşinden ağladı. Ben ise karmakarışık bir ruh hali içine girdim. Bir yandan çok uzun zamandan sonra eşim ile baş başa zaman geçireceğimiz için seviniyordum bir yandan da Mete'yi ağlarken bıraktığımız için büyük bir suçluluk duygusu yaşıyordum. İçimden bir ses geri dön oğlunla otur diyordu diğer bir ses ise bu fırsat bir daha gelmez yola devam diyordu. Sonra düşündüm. Mete'nin bu kadar uzun süre uyuması, bizden sonra kalkması görülmemiş bir şeydi. Bu bir işaret olmalıydı ve bu günün keyfi çıkartılmalıydı. Yani yola devam.

Eşimle önce Mado'da güzel bir kahvaltı yaptık sonra gidecek bir film aradık. Şansımıza çok beğendiğimiz, mutlaka seyretmek istediğimiz bir film yoktu. Sonunda Çifte Soygun filmine karar verdik ve sinemaya girdik. Tabi tüm gün elimizde telefonlar Mete'nin resimlerine baktık ve Mete hariç başka bir konuda muhabbet etmedik. Sinema sonrasında hemen eve gelerek Mete ile hasret giderdik. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder